CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI (1-7 EKİM)
PROĞRAMIN KONUSU:CAMİ VE KİTAP
PROĞRAMIN HEDEFİ: CAMİ VE KİTABIN, TOPLUMUMUZDA VE GENÇLERİMİZ ARASINDA FARKINDALIĞINI OLUŞTURABİLMEK..
OKULUMUZDA CAMİLER HAFTASI PROĞRAMI:
1-(03.10.2016) SAAT: 8:45 CAMİLER HAKKINDA KONUŞMA
2-)ÖĞRENCİLERİMİZİN CAMİLER ÖNEMİNİ ANLATAN KOMPOZİSYON, ŞİİR, RESİM ÇALIŞMALARI HAFTA İÇİNDE ÖĞRETMENLERDEN OLUŞACAK JÜRİMİZ TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLİP DERECEYE GİRENLERE HEDİYE VERİLECEK…
3-DİN KÜLTÜR VE AHLAK BİLGİSİ DERS SAATLERİ İÇERİSİNDE YONCALIDA BULUNAN TARİHİ CAMİMİZ VE DİĞER CAMİLER ÖĞRENCİLERİMİZE TANITILACAK..
4-ÖĞRENCİLERİMİZİNDEN GELEN ÇALIŞMALAR DEĞERLENDİRİLİB, ARASINDA DERECEYE GİRENLERE CUMA GÜNÜ İSTİKLAL MARŞI ÖNCESİ HEDİYELERİ VERİLECEK, HEDİYE ALAN ÇALIŞMALARI OKULUN PANOSUNDA SERĞİLENECEK…
5-OKUL İDARESİMİZİN BELİRLEYECEĞİ TARİHTE KÜTAHYA’MIZIN TARİHİ CAMİLERİNDEN ULUCAMİ VE DÖNENLER CAMİSİ GÖSTERİLECEK VE CAMİLERİMİZ HAKKINDA CAMİ GÖREVLİLERİNDEN BİLĞİ ALINACAK..
SAYIN OKUL MÜDÜRÜM,
KIYMETLİ OKUL İDARESİ ÇALIŞANLARI
Değerli öğretmenlerim sevgili öğrenciler….
Diyanet İşleri Başkanlığı 1986 dan beri, her yıl Ekim ayının ilk haftasını “Camiler Haftası” olarak ilan etmiş ancak 2003 yılından itibaren değerli Din Görevlileri arkadaşlarımızın emek ve gayretlerini de dikkate alarak haftanın ismini “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak yeniden düzenlemiştir[1].
İslâm Dini, Müslümanlara ve esasen de tüm insanlığa toplumsal olgunluk, yardımlaşma, dayanışma, hoşgörü, birlik ve beraberlik hasletleri kazandırmayı hedefler. Cami bu güzel hasletleri toplu halde daha güzel öğretir. Zira Müslümanlar günde birkaç defa camiye toplanarak aynı ibadeti yerine getirir, aynı duayı okur ve aynı safta dizilirler. Bu tablo onlar arasındaki sınıf, zenginlik, fakirlik, makam, mevki ve şöhret farklılıklarını ortadan kaldırır.
Müslümanların kardeşlik, birlik-beraberlik ve dayanışmaları ancak bir araya gelip tanışma ve dertleşmeleriyle mümkündür. Cami ise bu hususu gerçekleştirecek en önemli kurumdur. Cami mü’minleri bir potada toplayarak aralarında çıkacak veya çıkması muhtemel bir çok olumsuzluk ve gidişatı ortadan kaldırır. Toplumun her kesiminden insanın herhangi bir ayırıma gitmeden bir araya geldikleri, kaynaştıkları, aynı heyecanları yaşadıkları, kardeşlik, birlik ve beraberlik duygularının doruk noktasına ulaştığı bu kutsal mekanlar, İslâm dininde özel bir konuma sahiptir. Hz. Peygamber´den günümüze kadar bu yönünü hep muhafaza etmiştir. Bu hususta Müslümanların üzerine düşen en önemli vazife, camilerin nezîh vasfını, âhengini muhafaza etmek ve onun saygınlığını devam ettirmektir.
Caminin bu nezîh rolünü sürdürmesinde Başkanlığımız mensuplarına, başta din görevlilerimize çok önemli görevler düşmektedir. Camilerin öneminden söz ederken, buralarda görev yapan din görevlilerini gözardı edemeyiz. Zira camilerimizin toplumsal dayanışmayı sağlamaları yönünde kendilerinden beklenen fonksiyonları en iyi şekilde gerçekleştirebilmeleri, ancak bilgili, kültürlü ve özverili din görevlilerinin özel çabalarıyla mümkün olabilecektir.
Görevlilerimiz; “Allah’ın evi sayılan camilerimizde, bu güne kadar olduğu gibi bundan böyle de, sırf Allah’a ibadet için toplanan insanımızın birlik ve bütünlüğüne gölge düşürecek söz ve davranışlardan kaçınarak, kendilerini her vesile ile yetiştirecek, camilerdeki dirliği ve manevi huzuru artırmak ve cemaatin dinî kültür seviyesini yükseltmek için büyük bir gayret içerisinde olacaklardır.
Cami görevlilerinin hizmet ve faaliyetleri, cami cemaatiyle sınırlı olmayıp, toplumun bütün kesimlerine yöneliktir. Bu görevlilerimiz, manevî sorumluluğu ağır bir görev yürütmektedirler. Onlar İslâm Dini’nin doğru bir şekilde anlatılmasında, cemaatin huzurlu bir şekilde ibadetini yapmasında büyük özveriyle çalışmaktadırlar. Cami içi ve cami ile bağlantılı hizmetler birlikte düşünüldüğü zaman, İmam-Hatip ve Müezzin-Kayyımların ne denli büyük ve zor bir görev yürüttükleri daha iyi anlaşılabilir.
Geçmiş yıllarda hafta süresince gerçekleştirilen faaliyetlerde, en az görevlilerimiz kadar, fedakar halkımızın da iştirak etmesi bizleri gerçekten memnun etmiştir. Camiler ve Din görevlileri Haftası münasebetiyle halkımızın, camilerin hayatımızdaki yerini ve önemini daha yakından kavrayacağını ümit ediyoruz, hafta içinde camilerin bakım ve onarımı konusunda görev üstlenen vatandaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.
Ayrıca bu teşkilatta görev yapmış olanlardan âhirete irtihal edenleri hayırla yâd ediyor, Cenâb-ı Hakk’tan rahmet diliyorum. Emeklilerimize sıhhat ve afiyet içinde mesut ömürler, görevde olan bütün mesai arkadaşlarıma da çalışmalarında başarılar temenni ediyorum.
Değerli öğretmenlerim sevgili öğrenciler….
Bu gün, birlik ve beraberliğimizde büyük rolü bulunan “Camilerimiz ve Din Görevlilerimiz” hakkında doyurucu bilgi vermek üzere DİYANET İŞLERİ BAŞKANI PROF.DR.MEHMET GÖRMEZ hocamın mesajını sizlere iletmek istiyorum….
BİSMİLLAHİR-RAHMENİR-RAHİM…
Kitabın camiyle buluşması, İslam toplumunun neşvü nema bulduğu ilk yıllara uzanan nadide bir buluşmadır. “Oku!” emriyle insana seslenmeye başlayan bir dinin “kaleme ve satır satır yazdıklarına” yemin ederek konuşan Yüce Kitabı, asırlardır camilerimizde okunur. Bu okunuş, ibadetin huzuru ile ilmin bereketini aynı kubbe altında yaşamak anlamına gelir. Kürsüsüyle, mihrabıyla, minberiyle her cami ilim ve hikmet beşiğidir. Kısacası cami-i şerif Kitab-ı Kerim ile buluşunca zihinler hutbelerle, vaazlarla aydınlanır; gönüller mevlitlerle, ilâhilerle, dualarla mest olur; rahleler sayfalara, âlimler taliplere kavuşur.
Allah Resulü (sas) İslâm medeniyetine ilk harcı camiyle koymuştu. Onun inşa ettiği mescit hem Müslümanları bir araya toplayan bir ibadet mekânı hem de bir mektepti. Ashab-ı Suffe başta olmak üzere ilme meraklı, bilgiye hasret, irfana susamış nice insan bu mescitte aradığını bulmuştu. Kur’an vahyi burada yazıya dökülmüş, Hz. Peygamber’i dinleyen, dinlediğini aynı şekilde bir başkasına aktarmak isteyen ve kısa notlar halinde kaydeden sahabe-i kiram burada yetişmişti. Cehalet ve taassubun giderilmesi, hak ile batılın ayırt edilmesi, mağduriyetlerin sona ermesi, İslam toplumunun güçlenmesi, gönüllerin arınması, nefislerin tezkiyesi hep cami ile Kitabın buluşması sonucu gerçekleşmişti.
Medreselerin inşasından önce bizim medeniyetimizde talim ve tedris merkezi cami olmuştur. Camilerde kurulan ders halkaları, her yaştan ve her düzeyden insana hitap eden cami okumaları ilim geleneğimizin temelini oluşturur. Kur’an’ın Mescid-i Nebevi ile dostluğunu kendine örnek seçen nice kitap camide yazılmış, çoğaltılmış, okunmuş ve ezberlenmiştir. Hadis imla meclislerinin, istinsah ve icazet oturumlarının ev sahibi camidir. Dolayısıyla İslam medeniyeti, cami ile kitabı birbirinden ayrı düşünmenin imkânsız olduğu bir medeniyettir.
Mektep ve medreselerin yayılması, ilmin camiden okula kaymasına ve camilerin sadece ibadete ayrılan mekanlar haline gelmesine sebep olduysa bu noktada Müslümanlar düşünmeye muhtaçtır. İlmi ibadetten koparmak, hikmetine ve hukukuna muttali olmaksızın ibadete sarılmak insanı kemale ulaştırabilecek midir? Gün geçtikçe yalnızlaşan, tenhalaşan, yaşlanan bir cami, medeniyete ivme kazandırabilecek midir? Kitabın diline aşina olmayan, okumaktan ve anlamaktan uzak kalarak sadece seyretmekle yetinen bir gençlik mutlu olabilecek midir? Camiyi kitapla, kitabı gençle, genci hikmetle buluşturmak için ne yapmalıdır?
Bu ve benzeri sorulara cevap arayan Başkanlığımız, çeyrek asırdır Ekim ayının ilk haftasını “Camiler Haftası” olarak kutlamakta; camilerimizi hayatın merkezine, şehrin kalbine taşımayı amaçlamaktadır. Bu hafta münasebetiyle düzenlenen etkinliklerle toplumumuza cami hakkında yeni bir bakış ve anlayış kazandırılmaya çalışılmaktadır. Camiler Haftası, son yıllarda belirli bir tema etrafında kutlanmakta engelli, çocuk, genç, kadın gibi farklı toplum kesimlerinin camiyle daha fazla buluşabilmesi için kampanyalar düzenlenmesine vesile olmaktadır. Bu yıl toplumumuzun dikkatini okumaya çekmek, caminin huzurlu atmosferiyle kitabın güvenli limanı arasında bir ilişki kurarak medeniyetimize atıfta bulunmak adına “Cami ve Kitap” teması belirlenmiştir.
Unutulmamalıdır ki; bizim için kitap iman meselesidir. İnanç esaslarımızdan biri de kitaplara imandır. Tevhidin sembolü cami ise, birliğimiz ve dirliğimiz kadar değerlidir. Bugün sözün değeri düşerken, görselliğin egemenliği ve imajın yükselişi sürerken maalesef insanımız ile kitap arasına mesafe girmiştir. İnancın, ibadetin ve ilmin sacayağına olan ihtiyacımız her zamankinden ziyadedir. İnsanı günübirlik yaşamaya, geçici heveslere ve yüzeyselliğe mahkûm eden teknoloji çağı, ona kitap sayesinde yetilerini, aklını ve duygularını keşfedebileceğini unutturmuştur. Hâlbuki tarih boyunca insanoğlu, bizatihi kendisini ve bütün olarak evreni kitap üzerinden anlamış ve anlamlandırmıştır. Kitap, insanın aklını, ruhunu, kalbini, benliğini ve kimliğini inşa etmiştir. Anlam, düşünce ve duygu dünyaları arasındaki geçişler, kitap aracılığıyla gerçekleşmiştir. Kitabın davetiyle insanoğlu inanmış, ibadetin sırrına varmıştır.
Ülkemizin ve İslam dünyasının içinden geçtiği en zorlu süreçlerin temelinde bilgisizlik, cehalet ve taassup olduğu açıktır. Kitapla aralarına mesafe koyanlar, bir süre sonra hakikati insanların elinde görmeye başlamakta, şahısları hakikatin yerine ikame etmektedir. Camiden kitabı çıkartanlar, bir süre sonra ibadet ile ilim arasındaki hassas dengeyi koruyamayan ve savrulan nesillere şahit olmaktadır. Genci camiyle ve kitapla; secde etmenin tadı ve hakikati öğrenmenin lezzeti ile aynı zamanda tanıştıramayanlar, onun hain tuzaklara düşmesine ve eline silah alarak ölüm kusmasına engel olamamaktadır.
Bugün hepimiz ısrarla, sözü yüceltmeye ve o sözü kitabın sayfalarında yüceltmeye devam edelim. Hepimiz kitabın cami ile bağını yeniden kurmak için adım atalım. İslam medeniyetinin bir kitap medeniyeti olduğunu ve bu medeniyetin camilerimizle canlanacağını söylemekten çekinmeyelim. Önce kitabı, sonra kendisini ve kâinatı okuyan; hak ve hakikatin peşinde koşan insanlar yetiştirmek adına camilerimizi ilim irfan merkezlerine çevirelim. Cami cemaatimize ve gençlerimize yönelik okuma programlarımızın sayısını artıralım, camilerimizde çocuklarımızın ulaşabilecekleri ve dikkatlerini çekecek kütüphaneler oluşturalım.
Bu vesileyle, ülkemizin en ücra köşesindeki mihrap görevlisinden yeryüzünün en uzak noktasında görev yapan din gönüllüsü kardeşlerime kadar mescit ve camilerde din hizmetlerinin en güzel şekilde deruhte edilmesi için gayret gösteren, topluma rehberlik ve önderlik eden, ilmi, irfanı ve yaşantısıyla örnek olan, mihrabın, minberin ve kürsünün hakkını veren bütün kardeşlerimin Camiler Haftasını tebrik ediyor, ebediyete irtihal edenlere Cenab-ı Hak’tan rahmet niyaz ediyorum. Kitap medeniyeti çocuklarının, mabedi hiçbir zaman kitaptan ayrı düşünmemesi gerektiğini söyleyen Merhum Arif Nihat Asya’nın dizeleriyle sözlerime son veriyorum:
“Bizde ayrı sayılmaz bir kitap, bir mihraptan;
Ki uğuldar kubbemiz, “Oku” diyen hitaptan”
SABIRLA DİNLEDİĞİNİZ İÇİN ŞAHSIM VE DİYANET CAMİASI VE TÜM DİN GÖREVLİSİ ARKADAŞLARIM ADINA TEŞEKKÜR EDERİM…İYİ DERSLER ARKADAŞLAR..
Adres:
Yoncalı Mh. Sekiören Cd. No14/2 Merkez/Kütahya
Telefon
(274) 250-0065